Tescilli marka ile başvuru arasında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesi

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi         2019/1046 E.  ,  2020/3156 K.



Taraflar arasında görülen davada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce bozmaya uyularak davanın kabulüne dair verilen 10/10/2018 tarih ve 2018/1425 E- 2018/1020 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “Vitamin sanal okul”, “Vitamin sanal sınıf”, “Vitamin Sanal Ders”, “Vitamin Sanal Dershane”, “sanal sınıf”, “sanal okul”, “sanal ders”, “www.ogretmen.com.tr”, “Vitamin Öğretmen”, “öğretmenler üretiyor” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin ise “sanal öğretmen” ibaresinin marka olarak tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2013/ 76387 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın Kurum tarafından reddedildiğini, oysa, dava konusu başvuru ile müvekkiline ait markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, iltibas tehlikesinin doğduğunu, başvuru konusu ibarenin müvekkili şirkete ait bir marka olarak algılanacağını, davalı şirketin iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 2015-M-2866 sayılı kararının iptaline, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirketçe cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının itirazına mesnet markalar ile dava konusu başvuru arasında iltibas tehlikesi ya da ilişkilendirilme ihtimalinin bulunmadığı, dolayısıyla 556 sayılı KHK’nın 8/1-b koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davacı markalarının tanınmış olduklarının ispat edilemediği gibi davacı markalarının lider/şemsiye markası olan “Vitamin” markası tanınmış olsa da, bu tanınmışlığın somut olaya etkisi bulunmadığı, zira dava konusu olayda uyuşmazlık konusu ibarenin “Vitamin” ibaresi değil “Sanal Öğretmen” ibaresi olduğu, davalının kötüniyetli hareket ettiğine ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı şirket başvurusu kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin tamamının, davacının itirazına mesnet markaların kapsamında da aynen yer aldığı, dava konusu başvurunun, standart karekterle, siyah zemin üzerine beyaz harflerle yazılmış “SANAL ÖĞRETMEN” ibaresi ile şekil unsurundan oluştuğu, davacının itirazına mesnet markaların bir kısmının yine standart karekterle yazılmış “Sanal Okul”,”Sanal Ders”,”Sanal Sınıf” ibareleri ile temsil edilirken diğer bir kısmında ise bu ibarelere “VİTAMİN” kelimesinin özel bir yazım şekliyle eklendiği, “SANAL” kelimesinin, gerçekte yeri olmayan ancak zihinde tasarlanan, farazi, tahmini anlamlarına geldiği, bilgisayar teknolojisinin gelişmesiyle ülkemizde internet ve bilgisayar ortamı üzerinden verilen hizmetler açısından günlük hayatta yaygın olarak kullanıldığı, bu ibareyi içeren bir hizmet ile karşı karşıya kalan ortalama bir tüketicinin zihninde, bu hizmetin internet üzerinden veya bilgisayar ortamı aracılığıyla verilen bir hizmet olduğu şeklinde bir algı oluşacağı, davacı markalarını gören ortalama tüketici, bilgisayar ortamında interaktif şekilde verilen eğitim ve öğretim hizmetlerini algılayacağından, özellikle “VİTAMİN” ibaresini içermeyen davacı markalarının eğitim ve öğretim hizmetleri yönünden ayırt ediciliği zayıf veya bulunmayan markalardan olduğu, bunun dışında kalan mal ve hizmetler yönünden ise davacı markalarının ayırt ediciliğinin bulunmadığı şeklinde bir sonuca ulaşılamayacağı, diğer bir deyişle, eğitim ve öğretim hizmetleri dışında davacı markalarının nispeten ayırt ediciliğe sahip olduğu, dava konusu başvuru kapsamında eğitim ve öğretim hizmetleri yer almadığından, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden davacının “SANAL” asıl unsurlu markaları ile dava konusu başvuru arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira taraf markalarının asli unsurunun aynı kelimeden oluştuğu, dava konusu başvurunun davacının seri markalarından biri olarak algılanacağı, başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin tamamı, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında bulunduğundan bu mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini tartışmanın sonuca bir etkisi bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle, davalı şirkete yönelik YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemli davaların 675 sayılı KHK’nın 16/1 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davalı TPMK yönünden YİDK Kararının iptali istemli davanın kabulü ile TPMK YİDK’nın 30.04.2015 tarih 2015-M-2866 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı kurum vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı kurum vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı kurumdan alınmasına, 09/07/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Bir Cevap Yazın

Eslem Hukuk Avukatlık Danışmanlık sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

×